Çalıkuşu

İlk defa bu kadar çok yorgunum.Bu kez susmaktan.Susmaktan o kadar çok yoruldumki İçimdeki kelimeler volkanını patlatmak için hiç bir engel tanımayacağım artık. Püskürteceğim içimden.Seni anlatmaya yetmeyeceğini bildiğim zavallı sözcükleri. Nefessiz kalmış ciğerlerimin boşluğuna seni dolduracağım bu kez.Seni soluyacağım nefes,nefes Çalıkuşu. Susmaktan çok yoruldum,çooooooook.... Artık konuşacağım.

Seni konuşacağım Çalıkuşu.Yıllarca içimde birikmiş ve adı sen olan sözcüklerle  konuşacağım seninle.Gece yarılarına kadar  yastığımın altına gizlice sürdüğüm ve kimseye göstermediğim sözcüklerimin tamamını açacağım sana.Biliyor musun? Adı aşk olan bu karmaşayı tek sözcukte toplamayı başarabildim sonunda.”ÇALIKUŞU”.... Evet,evet. Çalıkuşu.

Bu karmaşanın netliğinde gözlerinin karasını görüyorum şimdi.Hiç bir kara gözlerinin karası kadar aydınlatmamıştı karanlıkları.Şimdi ne o labirentin karmaşası ne de patlamaya hazır sözcükler volkanının yarattığı sancı var yüreğimde. Her şey net şimdi.karanlıkta sözcüklere isabet eden kör kuşunların adresi belli artık ve...Faili meçhul değil hiçbir sözcüğün kimliği.

Çalıkuşu... Bütün adreslerim sana çıkıyor ve bütün yön okları seni gösteriyor şimdi..Vakit gecenin yarısı… Gözümü açtım yine tavana seni görürüm niyetiyle. Gündüzlere sığmayınca varlığın, geceye de ekledim,beynime çizdiğim resminle birlikte olmayı. Gecenin en karanlık yerinden daha kara gözlerinle birlikteyim artık. Yarınlara aydınlıkları taşıyacak kara gözlerinin yansıması aydınlatıyor odamdaki bütün eşyaları. Amacım, gecenin zifiri karanlığından birikmiş aydınlığını, Gözlerinin yardımı ile umut dolu şafaklara taşımak ve yarım kalmış sevinçlerimi gün doğumlarında hapsetmeden bütün zamanlara yaymaktır sadece.

Biliyor musun?Hep senden sanmıştım çektiğim acıları.Gece yarıları sol tarafıma yaslanan  ve bir türlü tanımlayamadığım o belli belirsiz burukluğumu senden bilmiştim.Değilmiş.Seni gördükten sonra anladımki acılarım büyüklüğünden sen sorumlu değilsin.Böylesine yılların girdabına yakalanmış artarak büyüyen acılarım tek sebebi senin olmayışınmış meğer. Oysa sen olsaydın yıllar böylesine acımasız geçer miydi?Çaresizlik bu kadar boğar mıydı,gün doğumlarındaki ışığı beklerken beni? Damarlarıma yürüyen su iken sen;Yaprakları dökülmüş ihtiyar bir ağacın çaresizliğinde acımasız rüzgarlara karşı bunca yanlızlığı yaşar mıydım..? Ama kabul et çok geciktin Çalıkuşu..

İlk defa bu kadar çok yorgunum.Ama şikayetçi değilim.Hatta mutluyum da diyebilirim.Çünkü,daha tanımlayamadığım farklı bir tadı var bu yorgunluğumun.Bu kez patlamaya hazır volkanın lavları gibi akacak sözcüklerimin vereceği yorgunluk nedeni ile susmayacağım. Zira susmamı gerektirecek bir neden yok.Yorgunluğuma sebep olan sahipsiz sözcüklerimin bir adresi var artık. İçimdeki kelimeler volkanını patlatmak için hiç bir engel tanımayacağım  Püskürteceğim ,seni anlatmaya yetmeyen zavallı sözcüklerimi içimden.Içimi yakan ateşten sözcuklerin, sinene değdiğinde soğuyup huzur bulacaklarını biliyorum.Seni seviyorum Çalıkuşu’m

Seni seviyorum...

                                Seyfettin Esin