Mahkeme

Adı konulmamış bir mahkemede yargılıyorum kendimi. Hakimi ben,savcısı ben ve  ne yazık ki sanığı da benim bu mahkemenin.Kalın,siyah perdelerle örülmüş ömrümün karanlıkta kalmış gizlerini aydınlatmak için kendimi yargıladığım bu mahkemede Davacı mı,yoksa davalı mıyım? Bilmiyorum. Mübaşirin Bariton sesinden ismimi duyuyorum sadece.ve kendimi binlerce cevabı olmayan soruların ortasında görüyorum.İşin garip tarafı mübaşir de benim.
Hakimin “Neden” sorusunun hemen ardından aynaya bakıyorum.Kader diye tanımlanan bir taşın parçaladığı aynada.Biri diğerinin içine geçmiş,hiçbiri diğerine benzemeyen binlerce ben ile karşılaşıyorum. İzbe bir evde dünyaya ilk gelişimi izliyorum hayretler içinde.Doğarken üç ortağı,daha sonra da altı otağı olacak kırmızı ve durmadan ağlayan küçük bir et yığını geçiyor gözlerimin önünden. Bu kez ben hakime dönüp aynı ses tonu ile bağırıyorum “Neden” diye.”Neden hakim bey.Neden?”
Unutulmuş bir coğrafyada, çökeleği alınmış ve ardından kermelerle örülmüş avluya gelişigüzel dökülmüş ayran suyuna konan sineklerle birlikte bir yaşamı ben istemedim ki. Doktorsuzluktan, şifayı şeyhin banyo suyunda arayan ve bu suyu  çocuklarına iyileşir umuduyla içiren kadınların çaresizliğinin yaşandığı bir tercih hangi insanın olabilirdi ki,benim de olsun. Bu yüzden neden ben,“Neden” sorusunun muhatabı oluyorum ki?
Her insan doğduğu coğrafyadaki dine mensup olur.Geleneksel bir yapı içerisinde dini yaşar ve yaşatmaya çalışır.Hasbelkader Kanada’da doğmuş olsaydık,bu gün inandığımız gibi Müslüman mı olurduk? Yoksa Kanada da doğmuşlar gibi Hıristiyan mı olurduk. Sorularının cevabını size bırakıyorum.Gerçi İnançlar zaman içerisinde değişebilir.daha çok beğendiğin bir ideoloji ile mevcut ideolojini değiştirebilirsin.Oy verdiğin partiyi de.Hatta zaman içinde dinini de değiştirebilirsin (Yusuf İslam gibi) Ama milliyetini değiştiremezsin.Kürt bir anne,Kürt bir babadan dünyaya gelmişsen Sonradan Türk,Ermeni ya da Rus olma şansın yoktur. Bu durum bir Arap,bir Arnavut,bir Alman için de geçerlidir.Etnik olgu maddenin atomları gibidir.Parçalanmadığı sürece o etnik olgunun bütün özelliklerini taşır ve değiştirilmesi imkansızdır.
Bir kedi için kafesteki muhabbet kuşu sadece bir avdır.Öte tarafta bu kuşun sahibi için bir evlat kadar değerli olduğunu bilmez.Her şey bakış penceresi ile alakalıdır.Bu yüzden kimin nasıl baktığı benim için bir şey ifade etmez Ben KÜRD’üm ve Yaşama herkes gibi bakıyorum.Hiç bir fark göremiyorum.Kim ne istiyorsa ben de o kadar istiyorum.Ne bir eksik,Ne bir fazla..Bu yüzden kıracaksan kalemi,kır hakim bey.Ama bil ki umurumda değil kırdığın kalemler.
                                                        Seyfettin Esin