Nasıl Anlatırım Yokluğunu

Gidişinden hemen sonra  yazıyorum. Kırık hüzünlerime yarım söylenmiş şarkıları ekleyerek. Üşüyen ellerini avuçlarımda ısıtmaya cesaret edemezken, şimdi dokunuyorum pervasızca çırılçıplak yüzüne .Gözlerin bendeki bilinmeyene doğru kayıp gidiyor okyanusu seyahate çıkmış bir denizaltının sessizliğinde…Bir serçe parmaklığı uzaklıkta çiziyorum dudaklarını ,bir serçe uçuşu kadar uzak nefesim,sonbaharı yaşayan ömrümün sararmış yapraklarını kımıldıyor teninde…

Şehir yanlış sevdalara yolculuk edenleri saklıyor koynunda şimdi. Kimsesizliğin sokak lambaları sevdamıza bakıp,bakıp bu yanlış yolculara sevdayı yakıştırmıyor. Aydınlatmıyor.Aydınlatmıyor lambalar, sahte sözcüklerini yalancı sevdaların. Sen,bir yudum daha iç bitmek bilmeyen pınarından sevdamın.Sen bir daha gel.Sen bir daha gülümse ki, bir daha büyük bir aşkla aydınlatsın sokak lambaları karanlığını bu kentin.Karanlıkta kalmasın sevdalar.

Ben bir çöldüm eskiden.Uçsuz bucaksız. Kum yığını tepeler tüm umutlarımı tüketmişti sen gelinceye kadar.Yağmur olmuş, hasretimi gidermiştin suya.Çünkü sen yağınca susuzluğum dinerdi.Biterdi kimsesizliğim.Dağılırdı tüm ürpertilerim. Serin bir meltem değip geçerdi yanaklarıma..Dünyalar benim olurdu..Uçardım sevinçten sen gelince.Ama sana hissettirmezdim… Yağmurumdun sen benim.Kurak günlere, ayaz gecelere inat… Hiç bitmeyen bir hazla beklerdim seni… Gelemediğin zaman boynumu büküp , gözlerimi kapar,Yine de  seni beklerdim…

Çalıkuşum.Fark ediyordun sen de. Samimiyetini yüreğime, resmini ise beynime nakış,nakış işlemek için,hayran hayran bakardım sana. Sen gidince oradan çıkarıp tekrar,tekrar yaşamak için seni.Öyle doyumsuzdu ki güzelliğin Senden ötesi köhne Bizans’tı.Cehennemdi yaşayamayanların bilmediği.

Sen gelince,ardından gökkuşağı gelirdi.Gökkuşağına dönüşürdün rengarenk.Her renginde umutlarım vardı saklı baharlarda unuttuğum.Canlı,cansız tüm varlıklar kıskanırdı güzelliğini…

Çalıkuşum tüm ümitlerin tükendiği anda çıkıp gelmeni ,üzerime yağmanı bekliyorum. Bil ki gelmezsen,kuruyup gideceğim.Zira sensiz hala sahrayım ben.Newrozu yaşayamayacak kadar uzaktayım,Dicle’nin suları yakınımdan bile geçmiyor.çok uzaktayım çok.

Gel çalıkuşum gel.Kara gözlerinin ışıltısı aydınlatsın dünyamı. Yoksa yokluğunu nasıl anlatırım Ninova’lı gül yüzlü çocuklara…

                                             Seyfettin Esin