Gitti Ah..!

Ruhumu yine yollara vuruyorum.Ardıma bakmadan ve geri gelmemecesine...Geride bıraktıklarımı hatırlamamak ve yeni bir soluk almak üzere vurarken kendimi yollara.kılavuzum yalnız sensin Çalıkuşum.Çünkü bütün yön okları sana çıkıyor.Köprülerde, menfezlerde hep adın yazılı.İçinde yaşamadığın şehirlerin nüfus tabelalarına bakıyorum da, nedense hep sıfır yazıyor.Sadece senin olabileceğin şehrin nüfus tabelasında rakam olmalı. O da sadece “bir”. O “bir” de sensin.Çünkü senden başka hiç kimse yaşamıyor dünyamda.Ya da yaşadıklarının ben farkında değilim.

Annem,en kırılgan tarafımdı.Ona bir şey olduğunda da hissederdim şimdi duyduğum ince sızıyı yüreğimde.Küçük bir çocuk iken anneme olan hasretim nasıl boğuyordu ise beni,yine öyleyim.Çünkü sen de en kırılgan tarafımsın.Şimdi senin yokluğunla boğuluyorum.Sen farkında olmasan da.

Gidişini hatırlıyorum.Saati sorup,ardından bir veda bile etmeden gidişini....Kapıdan çıkana kadar ardından bakan gözlerim,uzun zaman gidişini kabul etmediğinden olacak ki,dönüşünü aradı durdu.Ama yoktun .Dönmedin.Gözlerim hep o kapıdan dönüşünü beklerken tanımlayamadığım bir müzikçalar içimde tekrarlayarak “Gitti” türküsünü çalıyordu.Hem de Ahmet Kaya’nın titreyen sesiyle.Hem de en can yakıcı sözcüklerini o türkünün, iliklerime kadar dinleterek.

 

Gitti ah..,

Gecelere hüzünleri serperek

Yaralı bir kuş gibi kanarcasına gitti..,

Yalvaran gözlerime, elemi pay ederek,

Bir kabahatmiş gibi, kaçarcasına gitti...

 

kaç kez içimde fırtınalar eserek dinledim bu türkünün sözlerini.Saymadım. Kaç kez kaçarcasına gidişin geçti gözlerimin önünden ve kaç kez boğuldum bir gölge gibi kayıp gidişinin çizdiği resmin çerçevesinde.Ama gittin...

 

Gitti ah... bir nehirdi,

Yazamadığım şiirdi.

Yüzüme son bir defa

Bakarcasına gitti...

 

Bir nehirdin gerçekten Hiç bir baraja takılmadan akmıştın yüreğime.Kısa zamanda ne vahalar yeşertmiştin sen,geçerken içimdeki uçsuz bucaksız çölleri... Türküde bile “Yüzüme son bir defa bakarcasına gitti.” diyordu ama sen, onu bile yapmamıştın.Bir kabahatmış gibi kaçarcasına gitmiştin.

 

Gitti ah... bir mevsimdi,

Çizemediğim resimdi.

Kalbime bir çiviyi,

Çakarcasına gitti

 

Hala kalbimin tam ortasında. duruyor o çivi bilmiyorsun? Ve hala kanıyor... Hala geç bulup tez kaybetmenin hesabını soruyorum yıllara...

Hala gözlerim kapıda.Hala kapıda beliren her gölge sen olabilirsin ihtimallerini beraberimnde getirdiğinden, yüreğim dışarıya fırlayacak gibi oluyor.Hala seni bekliyorum Çalıkuşu....Zeyniler köyünün kara çıplak ayaklarla basan Munise’si gibi seni bekliyorum.Sevdasızlıktan iliklerime kadar donmuş ve üşüyen bir durumda... Gürül,gürül yanan bir ocak başında, mis gibi kokan sıcacık bir çorba kıvamında muhtacım sana Ve hala o türkü umutsuzluğuma çaresizlik katmaya devam ediyor....

 

Gitti ah...

Karşılaşmak ömür boyu imkansız.

Beni hazanda koyup bahar dalına gitti...

Bilmiyorum ne yapsam, ne söylesem anlamsız.

Ayrılmıştı dünyamız; kendi yoluna gitti...

 

                                                         Seyfettin Esin